Millet İttifakı’nda yer alan Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA Partisi) Genel Başkanı Ali Babacan, partisinin Antep’te düzenlediği halk buluşmasına konuşma yaptı.
Hükümetin iktidarını korumak için endişe yaydığını söyleyen Ali Babacan, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun “14 Mayıs 2023, Batı’nın siyasi darbe girişimidir” açıklamasını eleştirdi.
“Hükümet sabah akşam dört bir koldan kaygı pompalıyorlar” diyen Babacan, “Yok dış güçlermiş, yok iç güçlermiş. Palavranın bini bir para. ‘Sandık yoluyla darbe’ diyorlar. Sandık yoluyla darbe diye bir şey var mı? Sandık, vatandaşlarımızın kendi hür iradesiyle, legal, demokratik siyaset içinde tercihini kullanması demek. Korkutuyorlar, asla kanmayın” tabirlerini kullandı.
AK Parti’nin kazandığı birinci seçim olan 2002 seçimlerini hatırlatan Babacan, “Türkiye bu süreci huzurla, barış ve istikrar içerisinde geçirecektir. ‘Hükûmet değişirse tam bağımsızlık tehlikeye girer’ diyorlar. Kimse bu milletin iradesine ‘darbe’ diyemez! 2002 seçimlerinde de demokrasiye inanmayanlar tıpkı şeyleri söylüyordu, tıpkı tehdidi savuruyordu” dedi.
‘HAYDİ ORADAN!’
Devletin hem güvenliği sağlamak hem de halkın refahını artırmakla sorumlu olduğunu belirten Babacan, “Neymiş, ‘Kuru soğana razı olun; vatan, millet, Sakarya’. Haydi oradan diyoruz. Haydi oradan! ‘Düşman çok, biz şunu bunu yapıyoruz, siz de yoksulluğa razı olun’ diyor. Bu denklemi reddediyoruz. Bu türlü bir şey yok. Devletin misyonu bu ülkenin güvenliğini sağlamaktır, eş vakitli olarak da milletin refahını yükseltmektir. Bunun hepsini başaracağız. Hem milletimizin açlık sonu altında olmasına hem de bu idarenin ülkemizin ulusal onurunun yerle bir edilmesine itiraz ediyoruz” diye konuştu.
‘ÖYLE BİR KAZANACAĞIZ Kİ…’
Seçimi kazanmaları halinde sofraların rahmetinin artacağı vaadinde bulunan Ali Babacan, “14 Mayıs günü o denli bir kazanacağız ki kaybeden olmayacak. Herkes kazanacak. 86 milyon kazanacak. Soframızın bereketini el birliği ile artıracağız. Uzun mühlet devlet idaresinde vazife almış arkadaşlarınızdan birisiyim. Bu iktidar giderse, ulusal savunmamıza zerre kadar ziyan gelmez. Daha yeterlisi olur. Ulusal menfaatlerimize zerre kadar ziyan gelmez. Çok daha güzel koruruz. Ulusal değerlerimizden hiçbir şey kaybetmeyiz” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gönderdiği mektubu hatırlatan Babacan, “Uzun yıllar MGK üyesi olmuş, dış işleri bakanlığı yapmış bir arkadaşınız olarak söyleyeyim: Kazandığımızda, ülkemiz o kadar güçlenecek ki, şimdiki üzere hamasetle değil, gerçek demokrasinin gücüyle ülkemiz bütün dünyada yükselecek. Ülkenin Cumhurbaşkanının elin adamından ‘Aptal olma’ diye mektuplar aldığı bir dönemin utancını da bitireceğiz” dedi.
‘DEPREMİN BİRİNCİ GÜNLERİNDE HÜKÜMETİN FELÇ OLDUĞUNU GÖRDÜK’
Maraş merkezli sarsıntılardan etkilenen vilayetleri ziyaret ettiğini lisana getiren Babacan, “Depremin üçüncü gününden itibaren daima bölgedeydim. Birinci 2-3 gün, yardım çığlıkları karşısında hükümetin adeta felç olduğunu gördük. Yardım arayışı için hayati önemdeyken toplumsal medyanın fişini çektiklerini gördük. Telefon altyapısının çöktüğünü, bağlantının kesildiğini gördük. Susuz, yemeksiz, battaniyesiz kalan insanları gördük. Çadırların dağıtılamadığını, hatta satıldığını gördük. Avrupa’nın en büyük topraklarına sahip olan ülke tek bir kişinin dağarcığıyla yönetilmeye çalışıldığında işlerin yürümediğini gördük” biçiminde konuştu.
‘AFET ANINDA ANTEP’İ BAHTINA MAHKUM EDEN İKTİDARA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK’
Depremlerde yıkım yaşanan Antep’te de ihmallere müsaade vermeyeceklerini belirten Babacan, şunları söyledi:
“Bizim bir daha Antep’in ihmal edilmesine göz yumma talihimiz yok. Dayanıksız binaların inşasına müsaade veren, imza atan, işinin ehli olmayan bürokratları atama talihimiz yok. Afet anında, Antep’i, Nurdağı’nı, İslahiye’yi 1 gün, 2 gün, 3 gün kendi bahtına mahkum eden iktidarlara tahammülümüz yok. Kızılay’ı, AFAD’ı birilerinin çiftliği haline getiren bu idareye tahammülümüz yok.
Haksız ve orantısız rantlara son vereceğiz. İnsanımıza ve tabiata ziyan veren tüm işleri tarihe gömeceğiz. Devletimizin gücünü her bir vatandaşımızın hayatıyla, sıhhatiyle, mutluluğuyla sağlayacağız. Olmadık projelere dünyanın paralarını gömmelerine müsaade vermeyeceğiz. Türkiye’nin zelzeleye hazırlanmasıyla ilgili milyarlarca dolar kaynağa gereksinim varken sıra Kanal İstanbul’da mı? Önceliğimiz insan hayatı, Türkiye’nin sarsıntılara hazırlanması.” (HABER MERKEZİ)